İstanbul Avukatlık Bürosu
·
avukat@duyguozaydin.av.tr
Pzt - Cum 09:00-17:00
·

EŞDEN HABERSİZ ARAÇ SATIŞI

EŞDEN HABERSİZ ARAÇ SATIŞI

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi eşinin görüşünü almadan aracını satan eşi kusurlu kabul etti.

Boşanma davasının sonuçları bakımından evlilik birliği içerisinde işlenen kusurlar önem taşımaktadır. Zira taraflar arasında konu olabilecek tazminat, nafaka ve hatta bazı istisnai durumlarda mal tasfiyesi gibi husuların belirlenmesinde  kusur durumu dikkate alınmaktadır. Gerek Medeni Kanunun, gerek doktrindeki görüşlerin gerekse Yargıtay’ın yerleşik kararları ile evlilik birliği içerisinde bazı sorumlulukların ihlali kusur olarak kabul edilmektedir. Örneğin sadakat yükümlülüğünün ihlali, güven sarsıcı davranışlar, hararet, şiddet gibi çok bilinen kusurların yanında Yargıtay’ın yeni kararları ile şekillenen farklı kusur biçimleri de karşımıza çıkmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin  2023 yılında verdiği aşağıda bir bölümü paylaşmış olduğumuz kararda da eşlerden birinin, diğer eşin görüşünü almadan aracını satmasını kusurlu bir hareket olarak değerlendirmiştir. Kararda  eşinden habersiz yapılan bu eylemin ekonomik anlamda güven sarsıcı bir davranış olduğu ve eşin kişilik haklarını zedelediği ifade edilmiştir. Nitekim bilindiği üzere kusurlu davranışlar tazminata konu olan davranışlar olduğundan eşin bu gerekçe ile tazminat alması mümkün olabilecektir.

 

T.C. YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ
2022/9210 E. 2023/126K. 11.01.2023

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yukarıda da belirtildiği üzere; erkeğe "kendi adına kayıtlı taşınmazı eşinin görüşünü almadan sattığı" vakıasının kusur olarak yüklenildiği, kadından habersiz yapılan bu eylemin ekonomik anlamda güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, belirlenen ve gerçekleşen bu kusurun kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası koşulları kadın yararına oluşmuştur. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince kadının yararına uygun miktarda manevî tazminat hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile manevî tazminatın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.